RSS

Dedaaa

Odamda ders çalışıyordum,ki sen salonda oynarken bu nasıl mümkün olabilir ki,bilemiyorum?!:)İçeriden bir ses yükseldi,yanlış anladım sandım,sonra bi kez daha..evet doğru duyuyordum,ismimi bir insan söylediğinde hiç bu kadar şaşırmamış,bu kadar mutlu olmamış,bu kadar gözlerim dolmamıştı sanırım..

"Dedaaa,Dedaaaaa" Kuzum beni çağırıyor dedim ozaman,kuzum benle oyun oynamak istiyor!teyzecim ne kadar mutlu olduğumu anlatamam o sırada:))

Sen,hiç abartmıyorum,bir meleksin..Lepiska saçlı,boncuk bakışlı,şirin burunlu,kiraz dudaklı,her daim şiş göbekli,tombiş ayaklı,Allah'ın özenip bezenip yarattığı bir melek..

Varlığını anne ve babandan sonra ilk öğrenen insandım.. sen annenin karnındayken geceleri uyuyamazdım bazen,sana bişey olmasın,sağ salim aramıza gel diye dualar ederdim..sonra sen bi ekim akşamı(1 ekim 2009)"artık bu karanlık yerden yanınıza geliyorum!"diye benim kıyamadığım bacımı sancılar içinde bıraktın..:)

zor bi geceydi,zor bi sabah ve zor bi öğlendi,ki ben bu sırada ablamın elini tutamıyor,hacettepenin endokrinoloji bölümünde hasta bakıyordum..

akşamüzeri anneannen aradı,"geliyor"dedi..Geliyordun,ben kuş olup yanına geldim,sen ordaydın.."sonunda"dedim,Allahım sana çook şükür..

1 yıl olmuş teyzecim..senin doğumunla ben de yeniden doğdum sanki,ailemizdeki herkes gibi..hayatımıza açılan bembeyaz bir sayfa,yepyeni bir pencere,bi umut,hayata bağlanmak için bir sebep,bi melektin sen..1 yıl sonra,hayatımızın,anne ve babanın uykusuz ama dolu dolu,mutlu ve umutlu 365 gününün sonunda sen bugün çimlerin üzerinde Mini ile geziyorsun..İnsan daha ne ister ki hayattan başka?Geçen gece annen aradı,dedi ki "bu kız gecenin 1 inde Dedaaa diye bağırıyor salonun ortasında"..Yüzümde kocaman şaşkın ama zafer dolu bir gülümsemeyle bi yaş düştü yüzüme,benim seni hayatımın merkezine,gönlümün kral dairesine koyduğum gibi,senin de beni sevdiğini farkettim..Sen bize verilen hediyelerin en güzeli,en anlamlısısın meleğim..

Ömrümün geri kalanında gözümün bebeği olacaksın..

Umarım birlikte kocaman mutlu huzurlu bi hayat yaşarız..

1 yaş ne ki!ben 24 yıl yaşadım,hiçbirini senin ilk yılın kadar güzel geçirmedim..

Teyzecim,bebeğim,iyi ki varsın,sen hep mutlu ol..Seni çok ama çok seviyoruz!


SEDA BAŞIBÜYÜK

Duru 1 Yaşında - Resmen (Yazıları Az Aşağıda)


Bir Senenin Sonu, Bir Hayatın Başlangıcı...

Minik kızım Duru'nun birinci doğumgününü kutladık geçen hafta. Duru ile birlikte ekim ayının anlamı arttı. Çünkü Osman dedesinin de doğum günü 11 ekim.

Bu bir sene içerisinde neler olduğunu bu blogdan zaman zaman aktardık, ondan önceki dokuz-on aylık süreyi de. Sevinçlerimizi, tedirginliklerimizi, sıkıntılarımızı aktardık Nazife ile. Şimdi verilen emekleri göz önüne alınca Duru hanımı birinci yaşına ulaştırmanın mutluluğu var üstümüzde. Umarız daha nice yaşlara ulaşacak kızımız...

Doğumgünü öncesi ve sonrasında bir çok kereler içimden bloga bir şeyler yazmak geldi. Bundan daha önemli bir gün olamaz belki de, zira bu ilk doğumgünü... "Başardık" veya "başarıyoruz" denebilecek bir dönüm noktası belki de.

Ama olmadı, elim gitmedi. Ne yazsam bilemedim. İşlerin yoğunluğu mu, üşengeçlik mi... Hem mutluluk hem de hüzünden mi?

İyi de oldum olası "günlük yazarı" olamadım ki ben. Nazife'nin de olmadığını biliyorum. Bu durumda katı bir "günlük" disiplini sürdüremeyeceğimizden, belli ki önemli gün ve haftalarla ilgili yazılar hep geriden gelecek. Gelsin, acelemiz ne ki? Hem Neslihan teyzesi sağolsun açılışı yaptı. Çok güzel yazı kaleme aldı, hislerini aktardı. Ellerine sağlık "miniktoka"nın...

Evet, içimi döküp, zeytinyağı gibi suyun üzerine çıktığıma göre bazı satır başları aktarayım.

- Duru için iki doğumgünü tertip edildi. İkisi de çok güzeldi.

- Babaannesi Sabriye ve büyük halası Ayşegül Adana'dan geldiler. Bu ikisi başlı başına bir film resmen. Çok güldük, çok eğlendik, çok özlemişiz... Çok teşekkürler, ayaklarına sağlık canlarımın. Osman dedeyi de çok aradı gözlerimiz bu arada...

- Doğumgünlerinin ikisinde de Duru'nun yalnızca iki arkadaşı vardı. Diğerleri hap benim, Nazife'nin, Seda'nın arkadaşları ile akrabalarımızdı. Duru'nun arkadaşları ise Deniz ablanın kızları Irmak ve Yağmur'du. Yalnız bu üçlü beraber oyun oynamak için bir-iki doğumgünü daha beklemek zorunda.

- Gelenler bir sürü hediye getirdiler. Hepsi de çok zevkli ve güzel hediyelerdi. Kıyafetler, oyuncaklar... Aralarında en enteresanı halamın aldığı emaye tencere setiydi. Oyuncak olarak satılıyor ama koy sütü ısınsın, koy yumurtayı haşlasın. Isınan sapları tutmak için tutacak bile var. Şahane bir set, üstelik dış kısımları lacivert. Çok yaşa hala sen, kırk yıl düşünsem bir yaşını dolduran küçük yeğenime mini bir emaye tencere seti almak aklıma gelmezdi. Ufkumu açtın resmen...

- Duru da artık klasik sarmalın içine düştü: "Bir yaşına girdi", "bir yaşını doldurdu", "ikiden gün aldı", "doğduğunda bir yaşında mıydın sen?" "ben onu bunu bilmem, 2010 - 1981 : 29 yaşındayım", "tamam işte 30'dan gün aldın", "ya ne karıştırıyorsun aldığımı, almadığımı, 30'unu, 70'ini, gelmişini geçmişini..."

- Pastalar ve yemekler müthişti.

- Doğumgününe katılanlara günün hatırası olarak üzerinde "Duru 1 yaşında" yazan ve Duru'nun iki resmi bulunan mıknatıslı bir "şey" verdik. Buzdolabı süsü olarak da adlandırabiliriz ancak buzdolabıyla beraber her türlü metal yüzeye yapışıyor. Çok geniş bir kullanım alanı olan bir hatıra oldu yani. İlk fikir olsun, dizaynı, teslimatı olsun, her safhasını Nazife hanımın ortaya çıkardığı şahane bir hatıra oldu. Ellerine sağlık bir tanem...

Aklıma şu an gelenler bunlar. Daha da hatırlarsam eklerim.

Son olarak;

Sevgili Duru,

Seni çok seven insanların arasındaydın o gün, umarım hayatının her anında sevdiklerin seninle birlikte olur. Allah sana mutlu, sağlıklı bir ömür versin sevgili kızım.

Bir seneyi geride bıraktın. Şimdi önünde bir hayat başlıyor. Yer yer kızgınlıklar, kırgınlıklar, üzüntülerle dolu, ama vereceği mutluluklarla her daim yaşanılası umut dolu bir hayat.

Seni seviyoruz güzel Duru, olabildiğimiz kadar yanı başında olmak, hayatına mutluluk katmak istiyoruz. Umarız sen de bizi hep yanı başında istersin...

Bir Küçük Çizgi Film Kahramanıdır Duru

Teyze olmak… Bu düşünceye daha çok vardı o zamanlar, birinin teyzesi olabilmenin ne kadar güzel bir şey olabileceğini bilemezdim ben.. Seninle tanışmadan, bu kadar muhteşem bir duygunun varlığını bilemezdim ben…

2 Ekim 2009.. O günü hiçbir zaman unutmayacağım.. Annenin ve babanın yüzündeki o ağlamakla gülmek arasında kalan zafer ifadelerini, anneannenle dedenin telaşını, teyzenin o gülen yüzünü… Ama en çok, odaya girip de o seni gördüğüm ilk anı hiç unutmayacağım, öyle tatlı ve o kadar masum uyuyordun ki… Biz uyuyarak büyüyeceksin sandık :)

İlk kez o gün konuştuk biz senle… İlk kez o gün duyduk birbirimizin sesini ve ilk kez o gün aldık birbirimizin kokusunu… Ondan sonra zaman zaman gelemediğim oldu benim, mazeretim ne olursa olsun hep o kokuyu özledim ben, hep o sesin tınısı kulağımdaydı.. Annen beni yabancılayacağından emin olurdu benim gelmemelerim uzadığında ama sen de hiç unutmadın teyzenin sesini.. kokusunu.. (buna annen biraz bozuluyordu aslında, bana şantaj yapamadığı için). Bana her bakışında gözlerin parladı ve ben daha çok utandım her seferinde daha önce gelemediğim için… O gülüşün, kahkahaların, mızırdanmaların, ağlamaların bağımlısı oldum bence zamanla :)

Bugün bir yıldır teyzeyim ben… Bu süre zarfında sen, milyonlarca ilk yaşadın; bense bunlardan birkaç tanesine şahit olabilmenin gururunu yaşadım…

İlk ağladığında oradaydım ben… Muhtemelen ilk güldüğünde de… İlk kahkahanda orada olamayabilirim ama sana ilk öksürür gibi gülmeyi ben öğrettim.. Aslında ileride anlayacaksın ki ben sana en gereksiz şeyleri öğreten kişi olarak varolacağım hayatında, çünkü ben de aslında gereksiz şeyler biliyorum yalnızca :)

İlk adımında sanırım oradaydım, ama kesinlikle ilk teyze deyişinde yanındaydım… Hayatımda hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum…

İlk dişin çıktığında da oradaydım ama bu zaten senin için oldukça sıradan bir zamandı… Ne kadar güçlü bir insan olacağının göstergesi belki de yaşıtların daha yarısına bile sahip olamadan senin sekizinci dişini rahatlıkla çıkarmış olman…

Bir yılda hayatı bu kadar değiştirebildiğin için biraz da merakla geleceği bekliyorum, nasıl bir birey olacağını düşündükçe kendimi heyecanlanmaktan alıkoyamıyorum… Nedense içimden bir ses biraz çenesi düşük olacağını, başka bir ses de uykuya fazla ihtiyaç duymayacağını söylüyor :) Tabii bunlar sadece içgüdü…

Sen benim küçük çizgi film kahramanımsın kuzum… Gözlerindeki o parıltı ile ben biliyorum ki hayat senin için yalnızca bir oyun alanı olarak kalacak, sen ne kadar büyüsen ve artık büyük bir çizgi film kahramanı olsan da değişenler yalnızca oyuncakların olacak :)

Ben de bu oyun bahçesindeki arkadaşın olarak hep yanında olacağım… Senin bize gelerek, beni teyze yaparak verdiğin hediyenin karşılığını yalnızca ömrüm boyunca yanında olarak verebilirim ben, ve bunu büyük bir keyifle yapacağımdan emin olabilirsin :)

NESLİHAN ÇETİNKAYA